top of page

Bir Dağ Masalı - Orada Bir Köy Var Uzakta ⛰️👩‍🏫👧👦

Updated: Mar 20

Videoda kullanılan fotoğraf, 'Bir Dağ Masalı' filminin çekildiği İstanbul'un Sarıyer ilçesine bağlı Gümüşdere köyünün Facebook sayfasından alınmıştır. Filmde kullanılan 'Orada Bir Köy Var Uzakta' adlı şarkının videosu Metin Celepoglu isimli Youtube kullanıcısının hesabından alınarak ses dosyasına çevrilmiş ve bu sayfada bulunan video oluşturulmuştur. Link: Orada Bir Köy Var Uzakta - Bir Dağ Masalı



Yönetmenliğini Turgut Demirağ'ın yaptığı ve Türkan Şoray'ın bir köy öğretmenini canlandırdığı 1967 yapımı 'Bir Dağ Masalı' adlı Türk filmi ve filmde bulunan şarkılar, çocukluğumdan hafızama yer eden kesitlerden birkaçı. Filmde yer alan şarkıların içinde, filmi izleyen izlemeyen hemen hemen herkesin aklının bir köşesinde kaldığını düşündüğüm 'Orda Bir Köy Var Uzakta' isimli bir şarkı var. Bu şarkı aslında Ahmet Kutsi Tecer'in bir şiiri (1). Sözleriyse aşağıdaki gibi:



Şairin kaleminden çıkan kelimeler, ben ve benim çevrem merkezli bir düşünce yapısından ziyade bütünü düşünen bir zihin yapısının tezahürü olarak karşımıza çıkıyor. Aynı zamanda, şiir, insanın sorumluluk bilincinin ve aidiyet duygusunun en yakın görünür çevresinden görünmez ve bilinmez olana doğru genişleyebileceğini okuyucuya anımsatıyor. Böylece, büyük bir bağlantının katılımcısı olduğunun farkına varan, çevresine duyarlı ve kapsayıcı bireylerin oluşturduğu bir toplumsallaşmanın ateşini fikirsel olarak yakıyor. Birçok başka duyguyla birlikte büyük bir bütünün parçası olduğumuz hissini bize yaşatan sanat ve edebiyat eserleri, insanın anlam bulma çabasına katkıda bulunduğu kadar sakinleştirici ve iyileştirici özelliklere de sahip. Öyleyse, bütünü hissetmek yerine ayrılığı hissetmemiz bizi anlam aramaya iten şey olabilir mi? Belki de bütünü kavramanın ve ona ait hissetmenin, sakinleştirici bir etkisi olabileceğini seziyoruz ve bu doğrultuda sanattan, edebiyattan, doğadan, fizikten, kimyadan, biyolojiden ve daha başka birçok disiplinden ilham alıyoruz.


Öğrenim sürecinin dört duvar arasından çıkması ve bulunulan çevreyle bütünleşen ve gerçek yaşam deneyimlerinden beslenen bir hale gelmesi, günümüz eğitim dünyasında giderek daha fazla önem ve değer kazanıyor. Aslında, eğitmenler ve pedagoglar uzun yıllardır bu olgunun üzerinde duruyor. Bu tür bir eğitim, öğrenme sürecine katılan paydaşlara sadece bilgi değil, aynı zamanda derin bir toplumsal ve çevresel farkındalık kazandırıyor. Bu farkındalık aynı zamanda daha büyük bir bütünün parçası olduğumuzu içselleştirmekle ilgili. Bunun insanda yansıması garip bir güven hissi.


Nuray Bilgilinin Türk Mitolojisinde Tanrıçalar ve Cadılar adlı kitabında söylediğine göre insan ayrılığı ilk olarak cennetten dünyaya düştüğünde hissetti ve içinde bildiği fakat adlandıramadığı cennet hissini veya birliği dünyada çeşitli yollarla aradı. Bu analojiden hareketle, dünyada birliği hatırlamak kendimizi bir bütünün parçasına ait hissetmekle yakından ilgili. Bu tablo kişinin kendi benliği ile bağlantı kurmaması anlamına gelmiyor. Aksine kişinin olduğu gibi katılabildiği bir toplulukta kendinin en üst potensiyelini yaşayıp kolektifi ve dünyayı beslemesi ve ondan beslenmesi anlamına geliyor.


Eğitim bunun neresinde?


Düzenlenecek ve devam edecek.

Comments


Copyright © 2025 Ceyda Hoşgör

bottom of page